40,2592$% 0.13
46,7280€% 0.07
53,9463£% 0.2
4.309,12%-0,18
3.335,67%0,36
10.222,02%-0,03
13 Haziran 2025’in sabah saatlerinde İsrail’in İran’a saldırması, akabinde de İran’ın benzer şekilde karşılık vermesi bölgesel gerilimi tırmandırırken diğer yandan da küresel bir tehdit oluşturmuş, ABD’nin İran’ı, İran’ın da Katar’da bulunan ABD üssünü vurmasıyla kriz daha da derinleşmişti. Bu noktadan sonra ise sürpriz bir şekilde Trump, İran ve İsrail’in ateşkese varacağını ilan etti ve 12 gün sonunda iki taraf ateşkesi kabul etti.
Peki, bu 12 günün öncesi ve sonrasında neler oldu?
İsrail, saldırmadan önce ABD ve İran arasında “nükleer görüşmeleri” devam ediyordu. İsrail’in İran’a saldırması hususuna ise Trump ısrarla karşı çıkıyordu. Diğer yandan bu süreç içerisinde Trump Körfez’i ziyaret ederek işbirliğini artırmaya yönelik hamleler yapmıştı. 13 Haziran’a gelindiğinde ise İsrail “ABD’nin bilgisi dâhilinde” İran’ı vurdu. İşin son raddesinde ise ABD ile İran karşı karşıya geldi. Nitekim 12 günün sonunda ateşkese varıldı.
ABD’nin İran’ı vurması daha sonra da İran’ın Katar’daki ABD üssünü vurması hadisesi üzerine yapılan açıklamalar ve sonrasında yaşanan gelişmeler ise akıllara farklı konuları getirmiştir. İran’ın ABD üssüne yönelik saldırısıyla ilgili Trump’ın “İran’a, bize önceden haber verdikleri için teşekkür ederim. Bu sayede can kaybı ya da yaralanma yaşanmadı.” ve ABD Genel Kurmay Başkanı’nın “İran’ın saldırısını ABD’ye önceden haber vermesiyle Katar üssünde sadece birkaç asker kalmış. Bir de Patriot bataryalarını yönetmek için 44 asker bırakılmış. Bu üste 10 bin ABD askeri vardı.” açıklamaları farklı bir tartışma konusunu da gündeme taşımıştır.
12 günlük İsrail-İran savaşının ardından ise Gazze ABD ve İsrail’in Gazze konusunda yeni bir plan üzerinde anlaştıkları gündeme gelmiştir.
İsrail basınına göre Trump ve Netanyahu Gazze’ye yönelik saldırıların iki hafta içinde son bulması Gazze’nin yönetimine dört Arap ülkesinin katılması, İsrail ile Arap ülkeleri arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi adına İbrahim Anlaşmalarının genişletilmesi konusunda mutabık kaldıkları iddia edilmiştir. Plana göre; Hamas lider kadrosu sürgüne gönderilecek, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın da aralarında bulunduğu 4 ülke Gazze’nin yönetimine katılacak, Gazze’den göç etmek isteyen Filistinliler ismi ifade edilmeyen bazı ülkeler tarafından kabul edilecek.
Özetle Trump’ın daha önce Gazze’nin boşaltılması üzerine kurulu plan revize edilerek uygulamaya konulmak istenmektedir.
Diğer yandan başka bir gündem ise ABD’nin, İran’a sivil nükleer program kapsamında 30 milyar dolarlık bir fon, bazı yaptırımların kaldırılması ve Tahran’ın yabancı bankalarda bulunan kullanımı kısıtlanmış 6 milyar dolara serbestçe erişmesinin önünün açılması üzerinde bir teklifi planladığı iddiaları ABD basınında yer almaktadır.
Tüm bu tabloya bakıldığında; yaşananlar hususunda akıllara farklı konular gelmektedir.
ABD Başkanı Trump’ın gerek yaptığı açıklamalara gerekse de sürekli değişen politik tavırlarına bakıldığında tutarsızlığı açıkça görülebilmektedir. Yaşanan hadiseler karşısında günlük ve hatta saatlik olarak birbirine tamamen zıt açıklamalar ve tutumu sergileyebilmektedir.
Aylarca İsrail’e İran’a saldırmaması konusunda direnen Trump nihayetinde ülkesindeki Siyonist lobiye yenik düşmüş saldırıyı onaylamış, devam eden süreçte İsrail’e destek olmuş ve o tarafı memnun etmiştir. Körfez ziyaretinde yürüttüğü gizli gündemle beraber İran tehdidini aşılamış, yine aynı kapsamda İsrail’in de istediğinin verilmesi bu anlamda da Arap Ülkeleri ve İsrail arasındaki ilişkilerin geliştirilmesi adına az evvel bahsettiğimiz yeni planı devreye sokmak istemektedir.
Almanya İsrail’e silah satışını yoğunlaştırdı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.